Bir Eğitim Danışmanı Gözünden Kiev’de Haftasonu

Son zamanlarda Ukrayna özellikle üniversite eğitimi için en çok tercih edilen şehirlerden biri haline geldi. Akademik olarak dünyanın en iyi 1000 üniversitesi arasında yer alan nitelikli üniversiteleri ve ekonomik yaşam şartları ile dikkatleri üzerine çekti. Durum böyle olunca öğrencilerime sıklıkla Ukrayna’da üniversite eğitimi öneren bir eğitim danışmanı olarak başkent Kiev’e gittim. Kiev ile ilgili tüm gözlemlerimi ve deneyimlerimi sizlerle paylaşmak isterim.

Kiev’de havaalanına indiğiniz anda turist olduğunuzu anlayan taksiciler yanınıza gelerek sizi şehir merkezine götürmek istiyor. Siz sakın benim gibi aceleci davranıp konuştuğunuz ilk taksici ile anlaşmayın. Çünkü Sky Bus denen havaalanı ringleri ve otobüslerle şehir merkezine çok daha ekonomik bir şekilde gitmeniz mümkün. Eğer valizleriniz çoksa ve gideceğiniz yer merkeze uzaksa taksiye binebilirsiniz çünkü oldukça ekonomik.

Havaalanından şehir merkezine doğru ilerlerken oldukça eski ve yüksek binalar bulunuyordu. Açıkçası o an ‘Boşuna mı geldim acaba? Köhne ve kötü bir şehir gibi duruyor.’ Dedim kendi  kendime. Ancak merkeze ulaştığımda Kiev’e haksızlık ettiğimi anladım.

Benim en büyük şansım taksicinin navigasyonunun bozuk olması oldu. Çünkü kalacağım oteli bulamadığı için yaklaşık 2 saat kadar Kiev turu yaptım. Hava yağmurlu olduğu için göremeyeceğim pek çok sokak ve caddeyi görme fırsatım oldu.

Kalacağım otele bir gece için kahvaltı dahil 200 TL verdim. Dört yıldızlı ve oldukça temiz bir oteldi. Çalışanlarının hepsi İngilizce bilmiyordu sadece bu noktada sıkıntı yaşadım. Onun dışında memnun kaldığımı söyleyebilirim. Odama eşyalarımı bıraktıktan sonra otelden aldığım şehir rehberi bir kroki ile Kiev turuna başladım.

Kaldığım otel şehir merkezinde olduğu için merkezdeki tüm noktalara yürüyerek gittim. Otelden çıktığım anda dikkatimi ilk çeken şey küçücük sokak ve caddelerin Sovyet Döneminden kalma eski Rus mimari yapılarıyla bürünmüş olmasıydı. İlk başlarda ilgimi çeken her binanın önünde resim çekilirken, böyle devam edersem şehir turumu bitiremeyeceğimi anladım. Çünkü samimiyetle belirtmeliyim ki Kiev’de göreceğiniz her bina Sovyet Döneminin en ihtişamlı zamanında yapılmış zengin yapılar.

Sokak kenarlarında kurulan küçük pazarlarda Kiev’e özgü kürklü şapları, el yapımı küçük takı kutularını ve özellikle Sovyet Dönemine gönderme yapan maket savaş uçakları ve gaz maskelerinin çok ucuz olduğunu söyleyemeyeceğim. Her biri antika değerinde veya el yapımı oldukları için açıkçası bana pahalı geldi.

Şehir merkezinde en çok dikkatimi çeken neredeyse adım başı karşılaştığım küçük kahvecilerdi. Kahve kültürünün özellikle Avrupa’da daha yaygın olduğunu düşünürken, Ukraynalıların da günlük hayatlarında önemli bir yeri olduğunu Kiev’e gidince öğrendim. Değişik soslar ve kremalarla yapılan ve bizdeki simitçileri andıran kahvecilerden alacağınız bir karton bardak kahve ortalama 2-3 Türk Lirası. Kahvelerinin de oldukça lezzetli olduğunu söylemeden geçmeyelim.

Geniş ve kalabalıktan uzak caddelerin her biri sağlı sollu Rus binaları ila bezenmiş Kiev’de, dışardaki insanların hepsi kendi halindeydi. Kadınlar ve erkekler son derece sade ve bakımlı giymişlerdi. Her sokak başında çiçekçi olduğu için kafanızı çevirdiğiniz pek çok noktada elinde çiçek olan bir erkek görebiliyorsunuz. Anlaşılan nazik ve kibarlar.

Gezdikçe geçen zamanı ancak karnım acıktığında fark edebilmiştim. Madem Kiev’e kadar gittim o zaman Kiev’in yöresel yemeklerini yemeliydim. Özgürlük Meydan’ına yakın bir restorana oturdum. Kiev’e özgü olan yöresel yemeklerini tatmak istediğimi söyledim. Çorbaları bizim çorbalarımıza benziyor, sosları farklı olduğu için lezzeti kesinlikle Türk çorbalarından farklı ama oldukça lezzetli ve doyurucuydu. Yemeye geçtiğimde karşılaştığım şey peynirli bir pideydi. Ortasında da sıvı halde bırakılıp az pişirilmiş bir yumurta vardı. Kaşarlı pide çok lezzetli ve doyurucuydu, tadı ise çok tanıdık geldiği için farklı bir lezzet yiyor gibi değildim. İçerisinde büyük bir kase çorba, kaşar peynirli bir pide, etli bir yemek ve sonrasında yediğim çikolatalı bir tatlı için toplam 15 TL gibi bir ücret ödedim. Yemek yediğim restoran oldukça lüks ve merkezi bir noktaydı. Dikkat çekmek istediğim nokta şu; böyle bir restoranda bu yediğim yemekleri Türkiye’de yemiş olsaydım en az 80 TL ödeyeceğimi belirtmek isterim. İnanılmaz ekonomik ve lezzetli bir restorandı.

Kiev’de troleybüs denen ve elektrikle çalışan otobüs hatlarına çok sık rastlanmakta, ayrıca mavi, kırmızı ve yeşil olmak üzere 3 farklı metro hattı bulunmakta. Dolayısıyla şehrin en merkezi yerinde dahi trafik sorunu bulunmuyor. Ancak metro hatlarının çok eski olduğunu söyleyebilirim. Kiev metrosu dünyanın en ucuz metrosuymuş. Bunu gidince çok daha iyi anladım, çünkü bir metro jetonu 80 Kuruş gibi çok komik bir rakamdı.

Şehir merkezinde büyük ve görkemli bir Opera binası yer alıyor, aynı şekilde tiyatro ve sinema salonlarına da rastlamak mümkün. Gerçekten sanata değer veren bir kültürleri var.

Hava kararmaya başladığında caddelerin daha kalabalıklaşmaya başladığını, şehir merkezinde mini konserler verildiğini, küçük dans Showları yapıldığını belirtmeliyim. Caddelerin kalabalıklaşmasına karşın kadınların ve erkeklerin çok rahat bir şekilde eğlendiğini, kimsenin kimseye karışmadığını ve rahatsız etmediğini belirtmeliyim.

İki günlük kısa seyahatimde Kiev’le alakalı insanların sadece ‘Renkli Gece Hayatı’ gibi klişe yakıştırmalarının ötesinde çok daha nitelikli bir şehir olduğuna tanık oldum. Bu kadar tarih kokan, sanat düşkünü bir kültür olarak Kiev mutlaka gezilip görülesi, hatta iyi okullarında eğitim alınası bir şehir.

BİLGİ FORMU (Her Türlü Soru ve Öneriniz İçin Bize Ulaşın)
 
DİL OKULLARI
ÜNİVERSİTELER
BAŞARI HİKAYELERİMİZ
REFERANSLARIMIZ
OKUMADAN YURTDIŞINA GİTMEYİN

YURTDIŞI EĞİTİM HABERLERİ

ÜCRETSİZ BİLGİ İSTEYİN
WHATSAPP'TAN SORUN